
Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, yaptığı açıklamada, her insanın bir biyolojik saati olduğunu, günlük periyoda "biyolojik saat" dendiğini söyledi.
Düzenli yaşayan bir insanın dış etkiler bulunmadan uyanma saatinin aynı olduğunu ifade eden İtil, vücudun sürekli bunu dengede tuttuğunu aktardı.
Canlılarda birden fazla biyolojik saat görüldüğünü söyleyen İtil, uykusuzluk, uçak yolculukları, gece yatmama gibi dengeyi bozan unsurların biyolojik saat tarafından düzeltilemediğini anlatarak, "Çünkü biyolojik saatler birbirleriyle uyumu sağlayamamaktadır. Uyuduğumuz, yemek yediğimiz, uyandığımız zaman ve diğer bütün faaliyetlerimiz vücudumuz tarafından ayarlanmış zamanlarda yapılmalıdır" dedi.
İtil, 25 Ekim'de sona ermesi gereken yaz saati uygulamasının seçim nedeniyle 8 Kasım'a ertelendiğini anımsatarak, vücudun doğanın ritmine göre işlediğini dile getirdi. İnsanların biyolojik saatinin kış saati uygulamasına hemen uyum sağlayamadığına dikkatini çeken İtil, şunları söyledi:
"İnsan vücudunun bu uyum için bir hafta kadar süreye ihtiyacı vardır. Bu etki, yaşlı ve çocuklarda daha belirgindir. Biyoritmimizi ayarlayabilmek için kış saati uygulamasına geçilmeden birkaç gün önceden 10-15 dakika kadar daha geç yatılması önerilir. Sabah da 10-15 dakika geç kalkmaya başlayabiliriz. Sabahları gün ışığı altında güneş gözlüğü takmadan yürüyüş yapılması bu uyumu daha da kolaylaştırır. Sabah güneşiyle uyanabilmek için perdelerimizi açık tutmalıyız."
Mevsim geçişlerinde yapılan saat düzenlemelerinin kaliteli uykuyu bozabileceğini, bu durumun performansa ve günlük yaşam kalitesine yansıyabileceğini belirten İtil, gerektiği kadar uyuyamamanın sürekliliği halinde ciddi bir hastalığın habercisi olabileceğini dile getirdi.